Özellikle pandemi sonrası nerede ise her gün bir tanıdığımızın, dostumuzun, arkadaşımızın vefat haberini alıyor, üzülüyoruz.

Yaşadığımız pandemi sürecinin kalp krizleri ile çok yakından ilgili olduğu söylense de asıl sıkıntının geçirilen rahatsızlıklardan dolayı artık bizim neslin belli bir yaş grubuna gelmesi ile alakalıdır.

Şu sıralar kıran kırana bir seçim yarışı içerisindeyiz, Haberlerde duymuşsunuzdur bir ilçe merkezinde başkan olmak için yarışan adayın yakınları söz konusu adayın görsellerini işyerine koymak istiyorlar, İşyeri sahibi “Ben bu partiyi sevmiyorum buraya görsel koyamazsınız” diye tepki veriyor, tartışma büyüyünce işyeri sahibi kasadaki silahını ateşliyor, kurşun isabet edenlerden birisi hayatını kaybediyor diğeri hastanelik oluyor.

Kazanılacak hangi belediye başkanlığı, hangi başbakanlık hayatını kaybeden bu insanımızı geri getirebilir.? sorusunun cevabı “hiçbir şey” olacaktır.

Seçime sayılı günler kala başta belediye başkan adayları olmak üzere yanındaki heyet sabah saatlerinden itibaren o cenaze senin bu taziye benim diyerek gece geç saatlere kadar koşturup duruyorlar.

Hayatını kaybedenler arasında yaşlılar var, Uzun süredir herhangi bir sağlık kuruluşlunda tedavi görenler var, bunlarla birlikte genç yaşta geçirdikleri herhangi bir kaza sonucu bu dünyaya veda eden gencecik çocuklar var.

Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntı artık herkesi canından bezdirmiş durumda, Dünyaya gelen bir insan büyüdükten ve hayata atıldıktan sonra daha iyi bir hayat sürmek adına yıllar yılı çalışıp duruyor.

Hayatının en iyi yıllarını çalışarak geçiren geçirdikten sonrada geçtiğimiz yıl emekli olan bir tanıdığımızda denk geldik, Selam kelam faslından sonra dostumuzun yüzündeki şişliği görüp “Geçmiş olsun nedir durum” diye sorunca “-abi geçtiğimiz hafta yüzümde bir acı meydana geldi, o doktor bu sağlık kuruluşu diye koşturduktan sonra beni tedavi eden hekim kanser olduğumu söyleyince dünya başıma yıkıldı, tam rahat edeceğiz diye düşünürken kanser hastalığına yakalandık” diye dertlendi durdu.

Anlatmaya çalıştığımız örnekleri çoğaltmak ve yüzlercesini ilave etmek mümkün ancak bunlar ölüm dediğimiz gerçeği bir türlü değiştirmedi bundan sonra da değiştirmeyecek gibi.

İnsanımızın çok fazla bir şey istediği yok, Ölüm bizi buluncaya kadar olabildiğince rahat, olabildiğince huzurlu bir hayat talep etmemiz en temel hakkımız ancak içerisinde bulunduğumuz olumsuz ekonomik şartlar maalesef istediğimiz gibi bir hayat yaşamamıza engel oluyor.

Hepimizin önünde ölüm gibi değişmez bir gerçek varken insanları üzmenin, kalp kırmanın hiç birimize faydası olmadığını da bilmemiz gerekiyor.

Neticede ölüm var ölüm..