-Şiddet ve terörün tanımını nasıl yapabiliriz? Kişiye veya topluma yönelik olduğunda nasıl açıklanabilir?

“Şiddet ve terör hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük zararlar doğuran kavramlardır. Şiddet, bir kişiye veya gruba karşı fiziksel, psikolojik veya ekonomik zarar vermeyi amaçlayan her türlü eylemi kapsar. Bu; bireyler arasında görülebileceği gibi, sistematik bir baskı ya da ayrımcılık şeklinde de ortaya çıkabilir.

Terör ise, toplumu korkutmak, yıldırmak veya belirli siyasi, ideolojik ya da dini hedeflere ulaşmak amacıyla şiddet içeren eylemlerde bulunmayı ifade eder. Terör, genellikle sivilleri hedef alır ve kaos yaratarak belirli bir mesaj iletmeye çalışır. Bu, bireysel ya da örgütlü şekilde gerçekleştirilebilir ve devletler, gruplar veya bireyler tarafından uygulanabilir.

Her iki kavram da insan haklarına ciddi şekilde zarar verir ve toplumsal huzuru bozar. Hukuki, politik ve etik açılardan geniş bir çerçevede ele alınması gereken önemli konular arasında yer alır. Senin bu konudaki düşüncelerin neler?”

-Şiddet ve terörün tarihsel gelişimi nedir?

“Şiddet ve terör, tarih boyunca farklı biçimlerde ortaya çıkmış ve toplumların yapısını derinden etkilemiştir. Şiddet, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur ve bireysel çatışmalardan devletlerin savaşlarına kadar geniş bir yelpazede kendini göstermiştir. Terör ise, özellikle modern çağda siyasi ve ideolojik amaçlarla kullanılan bir araç haline gelmiştir.

Şiddetin Tarihsel Gelişimi

Şiddet, tarih boyunca farklı toplumlarda farklı şekillerde ortaya çıkmıştır:

  • İlkel Toplumlar: Avcı-toplayıcı toplumlarda şiddet, hayatta kalma mücadelesinin bir parçasıydı. Kabileler arası çatışmalar, kaynaklar üzerindeki rekabetten doğuyordu.
  • Feodal Dönem: Orta Çağ'da şiddet, lordlar ve krallar arasındaki savaşlarla şekillendi. Devletler henüz merkezi bir yapıya sahip olmadığı için şiddet, yerel güç odakları tarafından kontrol ediliyordu.
  • Modern Devletler: Feodal düzenin çöküşüyle birlikte devletler, şiddet tekelini ele geçirdi. Hukuk sistemleri gelişti ve bireysel şiddet yerine devletin kontrol ettiği güvenlik güçleri ön plana çıktı.
  • Küreselleşme Çağı: Günümüzde şiddet, bireysel ve örgütlü biçimlerde devam ediyor. Devletler, güvenlik politikalarını değiştirirken, özel güvenlik şirketleri ve bireysel silahlanma gibi yeni dinamikler ortaya çıkıyor.

Terörün Tarihsel Gelişimi

Terör, tarih boyunca farklı amaçlarla kullanılmıştır:

  • İlk Terör Örgütleri: Dünyanın bilinen ilk terör örgütlerinden biri, Haşhaşiler olarak bilinen grup tarafından kurulmuştur. Bu örgüt, suikastlar yoluyla siyasi hedeflerine ulaşmayı amaçlıyordu.
  • Fransız Devrimi: "Terör Dönemi" olarak bilinen bu süreçte, devrimciler muhaliflerini korkutmak ve sindirmek için şiddet kullanmışlardır.
  • 20. Yüzyıl: Terör, özellikle siyasi ve ideolojik amaçlarla kullanılan bir araç haline geldi. Devletler ve gruplar, terör eylemlerini propaganda ve güç gösterisi olarak kullanmaya başladı.
  • Günümüz: Küreselleşme ile birlikte terör örgütleri, internet ve sosyal medya aracılığıyla daha geniş kitlelere ulaşarak destekçi bulmaya çalışıyor.

Şiddet ve terör, tarih boyunca değişen toplumsal ve siyasi koşullara bağlı olarak farklı biçimlerde ortaya çıkmıştır. Günümüzde bu iki olgu, devletlerin güvenlik politikaları ve uluslararası ilişkiler açısından büyük önem taşımaktadır. Senin bu konuda özel olarak merak ettiğin bir dönem veya olay var mı?”

Terör ve şiddetin temelinde paylaşım sorunu var. Bu aynı zamanda toplumsal sorunlarında temel nedenidir. Paylaşma sorunlu olabilir. Bu sorun yasalar, kurumlar ve adil paylaşımla çözülebilir. Y/Z açıklamasında Haşhaş inlerin ilk örgütlü terör organizasyonu olduğunu vurgulamaktadır. Ancak burada bir gerçeğe dikkat çekmek gerek. Söz konusu örgütün halkla bir sorunu yoktur. Tüm suikastları otoriteyi temsil eden ve halka zulmeden kişilere karşıdır.

Bireyleri, yaşama ilişkin temel haklarından yoksun bırakmak (işsiz bırakmak, eğitim ve sağlık haklarını kısıtlamak, seçme ve seçilmenin önüne engeller koymak ve zamlarla yaşamı yaşanılmaz kılmak), sınıfsal şiddetin en yaygın biçimidir. Sınıfsal şiddet yasalar eşliğinde ve kurumlar aracılığıyla uygulanır. Her şiddet bir dirençle karşılaşır. Bu şiddete karşı yaşamın direnişidir. Bu direnişler birlikteliklere yöneldiğinde karşı şiddet ortaya çıkar. Bu nedenle şiddet şiddeti doğurur.İşte bu şiddet sarmalıdır!..

Terörün bir şiddet algısı olduğunu söylemiştik. Şiddetin kurbanı kişi veya kişiler, terörünki ise topluluklar veya doğrudan toplumdur.

Terör dalga örneği yayılır. Ulaştığı noktalarda algıya dönüşür. Devlet eliyle uygulanan şiddetin adı faşizmdir ki; tarihe kanlı harflerle yazılmıştır! Bu en çok tanık olduğumuz şiddet ve terör biçimidir. Bunun kaynağı, sözüm ona gücünü halktan alan otoriter ve totaliter yönetimlerdir. Burada da temel sorun paylaşımla ilişkilidir. Adil paylaşım bir yana, zorbalıklar hiç paylaşmamakla ilişkilidir(!)…