*İstanbul Vapurunda Uruguay’dan Bir Direniş Masalı
Tarih: 2010 – Haliç / Golden Horn
Vapurdaki Kadın
Yıl 2010…
İstanbul’da bir ilkbahar günü.
Eminönü İskelesi’nden Haliç’e doğru süzülen şehir hatları vapurundayız.
Ben, kızım ve yüzü gülümsemeyle yıkanmış bir kadın.
O kadın Uruguaylıydı.
Pierre Loti Tepesi’ne gitmek istiyordu.
Ama aslında aradığı, belki de sadece bir tepe değil,
bir tür yitik yükseklikti:
özgürlük, hafıza, kahkaha.
“Size yardım ederiz,” dedik.
Ama ne mutlu ki yol sormakla başlayan konuşmamız,
Galeano’ya, Latin Amerika’ya, Türkiye’ye,
ve en sonunda unutulmuş bir duyguya ulaştı:
Gülmek...
Gülmeyi Unutanlar Ülkesi
Kadın hep gülümsüyordu.
Ben hayret ettim:
“Ne kadar güler yüzlüsünüz,” dedim.
Ve o, öyle bir şey söyledi ki,
Yıllardır içimde yankılanır:
“Sürekli gülüyorum, gülmek istiyorum her şeye…
Çünkü yıllarca biz gülmeyi unuttuk.
Bize gülmeyi unutturdular.
Baskı, işkence, sömürü…
Başka hiçbir şey vermediler bize.
Gülücüklerimizi, kahkahalarımızı çaldılar bizden.”“Şimdi yoksuluz ama özgürüz.
Gülmeyi yeniden öğrendik.
Ve artık her şeye gülüyoruz.
Gereksiz yere, varlığa, yokluğa, sokaklara, martılara…
Gülmek bizim bağımsızlık bildirgemiz oldu.”
Ben sustum.
Çünkü o gülümseme,
benim bütün geçmişimi ilmek ilmek söktü.
Biz Türkiye’de acı çektik ama…
Gülmeyi hiç tümüyle yitirmemiştik.
Oysa bu kadın…
Gülücüğünü geri almıştı.
Galeano’yu Tanımak: Aynalar ve Ötesi
O gün vapurdan indikten sonra,
ilk işim Aynalar kitabını almak oldu.
“Dünya, yalanlarla inşa edilmiş bir aynadır.
Ve bazen, en doğru gerçeği yansıtan, kırık aynalardır.”
diyordu Galeano.
Ve ben artık biliyordum:
Gülmek, bir kırık aynayı onarmaktı.
Uruguaylı kadın bana bunu öğretti.
Galeano bunu yazdı.
Ben de onların ardından,kitaplarını toplamaya başladım.
Sayfa sayfa topladım bir halkın parçalanmış gülümsemesini.
Galeano’nun Ölümü: Sessiz Bir Cenaze
Galeano öldüğünde kanserdendi denildi.
Ama ben biliyorum,
O yavaş, yavaş hatırlamanın yorgunluğundan öldü.
Çünkü her satırında bir işçinin parmağı,
bir kadının çığlığı,
bir çocuğun sokağı vardı.
Öldüğünde,
bir yakınımı yitirmiş gibi acılandım.
Çünkü onu yalnız okumamıştım:
Yaşamıştım.
Bu Yazı Kimin İçin?
Bu yazı,
Pierre Loti’ye giden Uruguaylı kadın için,
Kahkahasını devrimle geri alan halklar için,
Ve Eduardo Galeano’nun satırlarında kendi halkının kırık sesini duyanlar için…
Ama en çok da gülmekten utananlara, unutanlara, unutturulanlara ithaf edilmiştir.
Ve bizler de hiç unutmadık;
Türk kadınının da kahkahalarına gem vurmak isteyenleri
Başkaldırdık hep birlikte onların yasaklarına...