Uk­ray­na ve Fi­lis­tin’de devam eden sa­vaş­lar in­san­la­rı kor­ku­tu­yor. At­mos­fe­rin aşırı ısın­ma­sıy­la ve dik­kat­siz insan ha­ta­la­rıy­la çıkan yan­gın ne­ti­ce­sin­de orman alan­la­rı kül olu­yor. Şid­det­li yağan yağ­mur, dolu sel­ler al­tın­da köy ve şe­hir­ler­de in­san­la­rı evin­den edi­yor. Şid­det­li esen rüz­gâr fır­tı­na­ya sebep olu­yor.
Dün­ya­nın iklim ısın­ma­sı­na, göç­le­re karşı önlem ala­ca­ğı bek­le­nir­ken, ül­ke­ler si­lah­lan­ma­ya büt­çe­sin­de daha fazla para ayı­rı­yor. Si­lah­lan­ma ya­rı­şı büyük bir sa­va­şa doğru yol alı­yor.
Bütün bu kötü, ka­ram­sar ha­ber­ler ara­sın­da du­yu­lan bazı iyi ha­ber­ler zi­hin­de, kalp­te olum­lu etki ya­pı­yor.
Alman basın ve med­ya­sın­da kısa ge­çi­len bu haber, beni bir öğ­ret­men ola­rak çok se­vin­dir­di.
Ayla Ulu­çam okuma ya­rı­şın­da Al­man­ya bi­rin­ci­si se­çil­di. Tüm Al­man­ya eya­let­le­rin­den top­lam 7 bin okul­dan, 550 bin öğ­ren­ci ara­sın­dan bi­rin­ci se­çi­len Ayla 12 ya­şın­da, Ber­lin’de Ec­ke­ner Gym­na­si­um oku­lun­da lise 6. Sınıf öğ­ren­ci­si. Deva Fagan’ın Spiel um dein Leben ki­ta­bın­dan üç da­ki­ka sesli okudu.
Seç­ti­ği kitap çok an­lam­lı, fakir zen­gin ara­sın­da­ki uçu­ru­mu göz­ler önüne se­ri­yor.
Azim ve kar­şı­la­şı­lan iyi ni­yet­li in­san­lar, te­sa­düf yar­dım eder­se yok­sul bir çocuk, genç, insan ha­yat­ta ka­za­na­bi­li­yor.
Ro­ma­nın kah­ra­ma­nı Pia de­de­si­nin hi­ma­ye­sin­de bü­yü­yor. De­de­si Baron Bras­cia nez­din­de zen­gin aile­nin ma­li­ye iş­le­ri­ni yü­rü­tü­yor. Göz­lük ala­ma­dı­ğı, ra­kam­la­rı iyi gö­re­me­di­ği için hesap def­te­ri tu­tar­ken hata ya­pın­ca işten çı­ka­rı­lı­yor.
Ya­şa­dık­la­rı Da­nes­sa ada­sın­da halk oyun­la ge­çi­ni­yor, ya­şı­yor. Oyun ki­ta­bın­da çok çe­şit­li oyun­lar içe­ri­yor. Oyun­lar­da ka­za­nan­lar 0-100 ara­sın­da de­ğer­len­di­ri­li­yor. Puana göre oy­na­ma hakkı ka­za­nı­yor.
Oyun­la­rıy­la ta­nın­mış bu küçük adada ma­hal­le­ler zen­gin­le­ri yok­sul­lar­dan ayı­rı­yor. En fazla para ka­zan­dı­ran oyun­lar, zen­gin ma­hal­le­le­rin­de yan ha­kem­ler ta­ra­fın­dan or­ga­ni­ze edi­li­yor.
Oyun­lar masal şek­lin­de, ola­ğa­nüs­tü olay­lar ge­çi­yor, ka­za­nan ekip adı­nın gök­ten yağan altın harf­ler­le ya­zıl­dı­ğı gibi.
De­de­si gözü iyi gö­re­me­di­ğin­den do­la­yı oyun­da sı­fı­ra yakın de­ğer­de sı­nıf­lan­dı­rı­lı­yor. Bu du­rum­da uşak ola­rak zen­gin aile­le­rin ya­nın­da ça­lış­mak zo­run­da­dır. Bu ku­ra­la göre de­de­si ya­şa­dı­ğı adayı terk etmek zo­run­da ka­lı­yor.
Pia’nın artık ulaş­mak is­te­di­ği tek bir he­de­fi var. Ce­bin­de kalan bir li­ra­yı oyuna ka­tıl­ma payı ola­rak öde­yin­ce, ta­ma­men kay­bet­me riski var. Te­sa­düf yar­dım edi­yor, si­ya­hi bir kız ço­cu­ğu Vit­to­ria sa­ye­sin­de oyun ekibi ku­ru­yor­lar.
Bütün roman bo­yun­ca oyun­dan oyuna yük­se­le­rek, de­de­si­ni hiz­met­çi­lik­ten kur­ta­ra­cak 10 bin li­ra­yı bi­rik­ti­ri­yor. De­de­si­ni uşak­lık­tan kur­tar­dı­ğı gibi so­nun­da ona göz­lük de ala­bi­li­yor. Ekip ku­ra­bil­me, daha iyi para ka­za­nı­lan oyun­la­ra ka­tıl­ma yaşı 12 ola­rak kon­muş.
Ayla ya­şın­da olan öğ­ren­ci­le­rin ebe­veyn­le­ri bu ki­ta­bı ço­cuk­la­rı­na mut­la­ka alıp, oku­ma­la­rı­nı sağ­la­ma­la­rı­nı öne­ri­yo­rum. Kitap Türk­çe’ye çev­ril­me­miş­se mut­la­ka çev­ril­me­li­dir.
Olay­lar, mekân man­za­ra ve insan tas­vir­le­ri çok güzel bir dille ya­zıl­mış. Duygu ve dü­şün­ce­le­ri an­la­tır­ken se­çi­len söz, ke­li­me ve de­yim­ler öğ­ren­ci­le­rin dil eği­tim ve öğ­re­ti­mi­ne çok fay­da­sı ola­cak­tır.
Pia de­de­sin­den al­dı­ğı eği­tim ve öğ­re­tim sa­ye­sin­de ge­liş­tir­di­ği ka­rak­te­ri­nin ver­di­ği ener­jiy­le so­nun­da ba­şa­rı­yor. Evsiz ya­şa­mak zo­run­da olun­ca, de­de­si­ne bizim evi­miz ne­re­de, diye so­ru­yor. De­de­si al­nı­nı ve kal­bi­ni gös­te­re­rek, evi­miz ak­lı­mız­da ve gön­lü­müz­de diye cevap ve­ri­yor.
Ayla’nın okuma ba­şa­rı­sı­nı Alman med­ya­sın­dan duyan Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ber­lin Baş­kon­so­lo­su İlker Okan Şanlı’nın Ayla’yı aile­siy­le bir­lik­te davet et­me­si, övgü söz­le­ri diğer öğ­ren­ci­le­re örnek ola­cak­tır. Aynı şe­kil­de Ber­lin Bü­yü­kel­çi­li­ği Eği­tim Mü­şa­vi­ri Prof. Dr. Metin Ersoy’un söy­le­di­ği­ni ben Türk ve­li­le­ri­ne elli yıl önce söy­le­me­ye baş­la­mış­tım.
Alman öğ­ret­men ar­ka­daş­la­rım Türk­çe’nin Al­man­ca öğ­ren­me­ye engel ol­du­ğu­nu iddia edi­yor, bazı sınıf ve okul­lar­da Türk­çe ya­sa­ğı ko­yu­yor­lar­dı. Türk aile­le­ri­ne, hangi dili daha iyi bi­li­yor­sa­nız, evde ço­cu­ğu­nuz­la o dilde ko­nu­şun, di­yor­dum.
Öğ­re­ni­len yan­lı­şı dü­zelt­mek ol­duk­ça zor­dur. Ana­di­li­ni iyi bilen bir öğ­ren­ci diğer ya­ban­cı dili daha iyi öğ­re­nir. Bu ger­çek Dil Bilim in­san­la­rın araş­tır­ma­la­rı­na kadar kabul gör­mü­yor­du.
Ayla’nın Ber­lin’de dü­zen­le­nen Türk­çe ve Türk Kül­tü­rü ders­le­ri­ne ka­tıl­dı­ğı­nı ba­sın­da öğ­re­nen aile­ler Türk­çe­mi­ze sahip çı­ka­cak­lar. Türk­çe­yi iyi ko­nu­şup yazma, Al­man­ca öğ­ren­me­si­ne engel değil, bil­has­sa daha iyi öğ­ren­me­si­ni sağ­lar. Ayla’nın okuma bi­rin­ci­si ol­ma­sın­da, aile­si­nin des­te­ği, oku­ma­nın önemi iyi kitap seç­me­si­ne yar­dım et­miş­tir.
Boş çuval dik dur­maz, sö­zü­nü ben kul­lan­mı­yo­rum. Zira çu­va­la taş ve kum da koy­san dik durur. İyi kitap oku­yan dik durur; demek daha doğru olur. Bilgi ço­cu­ğun ben­li­ğin­de ken­di­ne gü­ven­me­si­ni sağ­lar.

Oku­ya­rak kalın!

Ayla Ulu­çam’ı ba­şa­rı­ya gö­tü­ren, okuma bi­rin­ci­si yapan kitap:

Deva Fagan, Spiel um Dein Leben,
Carl­sen Ver­lag, Ham­burg 2024,

ISBN 978-3-551-55758-2