2.Dünya Savaşı yıllarında Almanya’da Nazi kıyımından kaçan çok sayıda bilim adamı Türkiye’ye sığınır ve üniversitelerimizde görev alırlar. Bunlardan biri de Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in komşusudur ve çok samimi ilişkileri vardır.

Alman Profesör süreç içinde Türkiye’yi sever ve Türk vatandaşı olmak ister. İsteği kabul edilir ve Türk vatandaşı olur.

Aybaşında maaşını almaya gittiğinde maaşının çok çok eksildiğini görür. Doğruca Hasan Ali Yücel’in kapısını çalar ve durumu anlatır.

Hasan Ali Yücel dostunun omzuna dokunarak: “ Ah dostum, Türk olmak çok zor” der.

***

Hastaneden çıkan Suriyeli kadın doğruca her zaman gittiği Eczaneye uğrar ve ilaçlarının hazırlanmasını ister. Eczacı ilaçları hazırlayarak Suriyeli kadına verir. Suriyeli kadın ilaçları aldıktan sonra kapıya yönelirken Eczacı: “İlaçların parasını ödemediniz Hanım Efendi” der.

Suriyeli Kadın: “Üç yıldır sizden ilaç alıyorum ve para ödemiyorum” der. Eczacı: Türk Vatandaşı olmuşsunuz Hanım Efendi” der.

***

Osmanlı, kavm-i Necip (Soylu ırk) saydığı Arapları el üstünde tutar, onlara askerlik yaptırmazdı. Ermenileri de millet-i sadıka (Osmanlı’ya sadık millet) olarak görür, tüm ticari işleri onların yapmasını isterdi. Osmanlı’nın gözünde Arapça kutsal bir dil, İranlıların Farsçası ise sanatsal ve edebi bir dildi. Sarayda Türkçe’nin yeri yoktu.

Osmanlı padişahları Türk kızlarıyla değil hep yabancı kızlarla evlenirlerdi. Türkler ancak savaş yapılacağı zaman hatırlanırdı. Divan Edebiyatı şairleri tarafından da hep aşağılanırdı.

Osmanlı Döneminin en zengin ve en mutlu toplulukları başta Ermeniler, Rumlar olmak üzere diğer azınlıklardı. Türkler ise yoksullukla cehaletle başbaşaydılar… Osmanlı’da erkeklerde yüzde on olan okuma yazma oranının yüzde dokuzu Türkler dışındaki gruplara aitti…

***

1. Dünya Savaşında Arap Çöllerinde İngilizlerin kışkırtmasıyla Türkleri arkadan vuran Osmanlı’nın kavm-i Necip ırkı Araplardı. Tarihte az bulunur bir zalim kıyımcı Osmanlı’nın Hırvat devşirmesi Kuyucu Murat Paşa Onbinlerce Alevi Türkmenlerini kıyımlara uğratarak kuyulara doldurmuştu. Kısacası: Türk olmak dün çok zordu. Bugün daha zordur. Cumhuriyet ve Atatürk’le birlikte onurlu bir kimlik kazanan Türkler, tekrar Osmanlı düşüncesini ön plana çıkaran siyasi anlayışlarla birlikte bu zorluğu şimdi de derinden yaşamaktadırlar…

Elbette Türkler, yaşadıkları bu ayrımcılıkları hep derinden içlerinde hissetmişler, mezhepleri ve inançları dolayısıyla uğradıkları kıyımları unutmamışlardır. Kuyucu Murat Paşayı, Alevi katliamlarını unutmamışlardır.

Kıyımlara uğratılan Avşarlar’ın Osmanlı için söyledikleri aslında bir özet niteliğindedir.

Şalvarı şaltak Osmanlı

Eyeri kaltak Osmanlı

Ekende yok dikende yok

Yemede ortak Osmanlı…

***

Türk olmak dün çok zordu. Bugün çok daha zor…