Türkiye’de siyasal katılım ve temsil konusunun belki de en göze çarpan başlıklarından biri, kadınların yerel yönetimlerde artan etkisidir. Kadınların siyasete katılımı; yalnızca demokratik temsil anlamında değil, aynı anda yerel yönetimlerde yenilikçi ve kapsayıcı politikaların yaşama geçirilmesi bakımından da büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda Türkiye’nin batısında yer alan Ege Bölgesi; kadın belediye başkanlarının yükselişinde özel bir konumdadır.
Ege Bölgesi, Marmara Bölgesi gibi tarih boyunca sosyal ve kültürel açıdan diğer bölgelere göre daha ilerici bir yapıda olmuştur. Ekonomik kalkınmışlık, eğitim düzeyinin yüksekliği ve görece daha özgürlükçü toplumsal yapının varlığı; kadınların siyasette ve yerel yönetimlerde daha çok yer almasını sağlayan temel etkenler olarak sıralanabilir. Bugün Seferihisar’dan Bodrum’a, İzmir’den Aydın’a pek çok kentte kadın belediye başkanları görev yapmaktadır. Onların yöneticilik anlayışları ve geliştirdikleri politikalar, yalnızca Ege için değil, tüm Türkiye için ilham verici örnekler sunmaktadır.
Kadınların yerel yönetimlerde giderek daha görünür olması, rastlantısal bir gelişme değildir. Eğitim düzeyinin yükselmesi, dolayısıyla kadınların işgücüne katılımının artması ve toplumsal cinsiyet rollerindeki değişimler; kadınların siyasette daha çok yer almasını özendirmektedir. Bunun yanı sıra, son yıllarda siyasi partilerin kadın kotası uygulamaları da bu sürece olumlu katkı sağlamaktadır.
Kadın belediye başkanlarının önderlik anlayışı, geleneksel erkek egemen siyaset kültürüne göre genellikle daha katılımcı, saydam ve toplumsal hizmet odaklı bir yönetim anlayışı ile biçimlenmektedir. Örneğin kadın belediye başkanları sosyal hizmetler, çevre koruma, kültürel mirasın yaşatılması, eğitim ve kadın istihdamı gibi konulara daha çok önem vermektedir. Çünkü kadın belediye başkanları; çocuk, yaşlı ve engelli bireylere yönelik sosyal hizmetlerin artırılması konusunda daha duyarlıdır. Kadın dayanışma merkezleri, sığınma evleri ve aile destek merkezleri gibi projeler, kadın liderlerin öncülüğünde yaşama geçirilmiştir. Yine kadın yöneticiler; sürdürülebilir kentleşme, yeşil alanların artırılması ve çevre dostu politikaların uygulanması konusunda öncü roller üstlenmektedir. En önemlisi de kadın belediye başkanları; yurttaşlarla doğrudan iletişim kurarak, katılımcı demokrasiyi güçlendiren projeler geliştirmekte ve yerel yönetim süreçlerine halkın aktif katılımını desteklemektedir.
Hiç kuşkusuz siyasette artan varlığına karşın yine de kadınların yerel yönetimlerde karşılaştıkları engeller bütünüyle ortadan kalkmamıştır. Türkiye’de yerleşik ataerkil yapılar, kadınların liderlik pozisyonlarında yükselmesini zorlaştıran olumsuzluklardan biridir. Siyasal partilerin erkek egemen yapıları, kadın adayların seçim süreçlerinde karşılaştıkları zorluklar ve medyanın cinsiyetçi dili, kadın belediye başkanlarının siyasette kalıcı bir yer edinmesini zorlaştırmaktadır.
Özellikle medyada kadın adaylara yönelik cinsiyetçi yaklaşımlar, onların performansından çok dış görünüşlerine, aile rollerine ya da duygusal tepkilerine odaklanarak, profesyonel başarılarını gölgede bırakabilmektedir. Üstelik kadınların yönetim pozisyonlarına geldiklerinde; erkeklere oranla daha çok eleştirilmeleri, onların karar alma süreçlerinde daha temkinli tutum ve davranışlar göstermelerine neden olmaktadır.
Her türlü olumsuzluğa karşın Ege Bölgesi’nde kadın belediye başkanlarının giderek artan başarısı, Türkiye’nin diğer bölgelerine de örnek oluşturmaktadır. Kadınların yerel yönetimlerde daha çok yer alması, yalnızca toplumsal cinsiyet eşitliği açısından değil, aynı anda daha kapsayıcı ve sosyal adaleti gözeten bir yönetim anlayışının yerleşmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Kuşkusuz bu başarının sürdürülebilir olması için kadın adayların daha çok desteklenmesi, kadın kotası uygulamalarının artırılması ve toplumun genelinde toplumsal cinsiyet eşitliği bilincinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte kadın belediye başkanlarının başarılarının daha görünür duruma getirilmesi ve onların deneyimlerinin genç kadın siyasetçiler için yol gösterici örnekler olarak değerlendirilmesi gerekir.
Kadınların siyasete katılımının artması, demokratikleşmenin güçlenmesi ve yerel yönetimlerin daha kapsayıcı duruma gelmesinde oldukça etkilidir. Bu sürecin sürdürülebilir olabilmesi için de kadınların yerel yönetimlerde karşılaştıkları engellerin aşılması ve kadın liderlerin desteklenmesi oldukça önemlidir.
Hiç kuşkusuz kadın belediye başkanlarının başarısı; yerel yönetimlerde kadın bakış açısının ne kadar değerli olduğunun kanıtıdır. Ege’nin değişen yüzü; yalnızca kadınların siyasette yükselişini değil, aynı anda toplumsal cinsiyet eşitliği adına umut veren bir dönüşümü de simgelemektedir. Bu dönüşümün tüm Türkiye’ye yayılması dileğiyle…