Çok zaman oldu görüşmeyeli

bahçeler tanidi mi seni uşağum diyorsun

nasıl tanımasın anne daha dün gibi

daha bahar daha çiçek daha filiz

ağaçların tepesinde akşamı ettiğimiz

tanır anne tanır unutmaz ki toprak

gömdüğünüz kitapları niye unutsun

gözyaşlarınızla sönen ateşin külü

-kül yanmaz deme anne-

için için yanıyor hâlâ

pilekide mısır ekmeği kiremitte hamsi

hiç unutur mu

bir acıyı terennüm ediyor yürek

geride kalanları topluyor özenle anne

anılarımızla yaşlanıyor bahçemiz

ömrünü kırmızı güllere hasrederek

- Emin Şir, “Gölgem Mürekkep Lekesi”

***

Aralık ayının sonuna doğru yaklaşıyoruz… Hava güneşli ama hafiften bir soğuk kendisini hissettiriyor…

Didim Apollon Tapınağının tam karşısındaki CAFELİNA’nın terasındayız… Apollon Tapınağı bize göz kırparak; en iyi pozunu bize veriyor… Bir tuhaf oluyorsunuz, zaman tünelinde yüzerken, tapınağın içinde gibi hissediyorsunuz kendinizi… Antikçağ insanlarının yüreklerinden yüreklerimize doğru sevgi okları uçuşuyor sanki aşkı ve sevgiyi bulmak için…

***

CAFELİNA’nın terasında öğle vakti bir KARADENİZ havası esiyor… Arada bir de bozkır yeli… Serin hava dost ortamında sımsıcacık bir ortama dönüşüyor… Şenol Morgül – Emin Şir ikilisinin müzik ve şiir dinletileri ikram edilen sıcak şarapla birlikte ortamı büyülüyor ve mest ediyor… Bir taraftan Şair Emin Şir, kitaplarını imzalıyor, bir taraftan da samimi sohbet faslı ve Şenol Morgül’ün kendine has tarzıyla çalıp söylediklerine de mutlulukla eşlik ediyoruz…

Güzel saatler çabuk geçiyor… Şenol Morgül’ün sesinden, sazından ve Emin Şir’in şiir dinletilerinden fazla ayrı kalmamak dileğiyle… Yazıma Emin Şir’in "Gölgem Mürekkep Lekesi" kitabından aldığım bir şiiriyle başlamıştım ve okumaya yeni başladığım “Hayırlı Devrimler Uşağum !” kitabının arka kapağından aldığım bir cümle ile bitiriyorum.

…”Yedeğimizde derin kederler, askıda yalnızlıklarımız var fakat ezberlediğimiz alıntılar yerli yerinde duruyor hâlâ.”

***