Deprem öldürmez, ihmaI öldürür.
DEPREM NEDİR?
Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir.
Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır. Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir.
Dünya Tarihinde Bilinen En Büyük İki Depreminin Rakamsal Karşılaştırılması
Güney Amerika'da 1960 yılında meydana gelen 'Şili depremi' tüm zamanların richter ile ölçülen en büyük depremi olarak tarihe geçti. Bazı kaynaklarda 'Büyük Şili depremi', kimi kaynaklarda ise 'Valdivia depremi' (Valdivia şehrine yakın olduğu için) olarak bilinen deprem 22 Mayıs 1960 tarihinde 9,5 büyüklüğünde meydana gelmiştir Türkiye'de ise Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizde büyük bir hasara yol açan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki 'Maraş depremleri' 6 Şubat 2023'te gerçekleşti.
Maraş ve Elbistan depremleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin gelmiş-geçmiş en büyük ve en acılı doğal afeti olarak tarihe geçti. İki ayrı ülkede ve iki ayrı kıtada gerçekleşen bu ağır doğal olayı arasında çeşitli nedenlerden ötürü ölü ve yaralı sayısı bakımından ciddi bir uçurum bulunuyor. 06. Şubat 2023 En büyük deprem 06.02.2023 de Pazarcık ilçe ’sinde saat 04.17 de 7,7 büyüklüğünde 11 şiddedin ve aynı günün gündüzünde saat 13,24 de 7,6 büyüklüğünde 10 şiddetinde Elbistan’da deprem olmuştur. Bu felaketten çok afete dönüşmüştür. 7.7 büyüklüğündeki deprem, yerin 8.6 km. derinliğinde meydana gelirken, 7.6 büyüklüğündeki deprem yerin 7 km. derinliğinde gerçekleşmiştir. Deprem isimlendirmede İkiz depremler denilmektedir.
Meydana gelen depremler Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgelerini kapsayan geniş bir alanda hissedilmiştir. Pazarcık depremi 65 saniye, Elbistan ilçesinde olan deprem ise 45 saniye sürdü. İki depremin toplam süresi 110 saniye yani yaklaşık 2 dakika sürmüştür.
Maraş depremleri Hatay, Adıyaman ve Malatya başta olmak üzere, Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Adana, Elazığ ve Osmaniye gibi 11 şehirde yıkıcı etki yaparken, depremin etkisi Lübnan, İsrail ve Irak'tan da hissedildi. Kahramanmaraş depremi toplam 108 bin 812 kilometrekare alanı etkiledi.
Dolayısıyla iki farklı ülkede gerçekleşen bu depremleri birbiriyle karşılaştırılarak inceleme zaruriyeti doğdu. Şili Depremi ile Maraş depremlerini karşılaştırdığımız zaman ilginç sonuçlara ortaya çıkmaktadır. Maraş depremini, Şili depreminden ayıran en önemli fark; ana ve artçı iki deprem arasındaki sürenin 9 saat gibi kısa bir süre olması.
Şili'deki 9,5 büyüklüğünde ki ana depremden sonra en güçlü artçı deprem 14 gün sonra 7,7 büyüklüğünde gerçekleşti. Şili depremi yaklaşık 1000 kilometrelik bir alanda hissedilen 9,5 büyüklüğündeki deprem sonucu oluşan tsunami, 10 bin kilometrelik alana yayılarak Hawaii, Japonya ve Filipinler'e kadar ulaştı. Dev dalgalar sonucu Hawaii'de 61, Japonya'da 138, Filipinler'de de 32 kişi yaşamını yitirdi.
Şili'de 50 yıl sonra gerçekleşen 27 Şubat 2010'da meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki depremde ise 500'den fazla kişi hayatını kaybetti.
30 milyar dolarlık hasara neden olan deprem yaklaşık 2 milyon kişiyi mağdur ederken, 500 binden fazla ev hasar gördü. Şili'nin yanı sıra, Peru, Ekvator, Kolombiya, Kosta Rika ve Panama deprem sonrası oluşan tsunamiden etkilendi. 1960 tsunaminin sular altında bıraktığı bölge, Hawaii’di.
Maraş depremi ilk olarak 04:17 saatinde insanların derin bir uyku sırasında ve en savunmasız oldukları anda gerçekleşirken; ikinci deprem öğle sularında 13.24 ve vatandaşların depremin şokunu binaların dışında yaşadığı sırada gerçekleşti.
Şili depremi ise öğle saatlerinde 15.11'de gerçekleşti. Yani insanların iş, ev veya dış ortamda... Yaşadığı ve heterojen olarak dağılmadığı sırada gerçekleşti.
Şili depremi, Maraş depreminden farklı olarak iki önemli doğa olayını tetikledi. Birincisi tsunami ve ikincisi ise yanardağ patlaması oldu. Depremden sonra yaşanan Tsunami can kaybının artmasına neden olurken; iki gün sonra Şili'nin Göller Bölgesi'ndeki Cordon Caulle yanardağı yaklaşık 40 yıllık hareketsizliğin ardından patladı. Maraş depremlerinde Tsunami veya bir volkan patlaması gerçekleşmedi.
Şili depreminde 34,3 trilyon kilogram enerji açığa çıkmıştır ki Hiroşima'ya atılan atom bombasının 15 trilyon enerjiye sahip olduğu göz önüne alındığında dehşet verici bir boyut. Kahramanmaraş depreminde ortaya çıkan enerji yoğunluğunun 30 trilyon olduğu belirtiliyor. Buna rağmen Şili depreminde yaşanan ölü ve yaralı sayısı Türkiye ile karşılaştırıldığında neredeyse yok denilecek kadar azdır.
Uluslararası finans kuruluşu JP Morgan, Kahramanmaraş merkezli depremlerin maliyetinin 25 milyar dolar, IMF'ye göre yaklaşık 40 milyar dolar, TÜRKONFED'e göre 84 milyar dolar ve son olarak BM Kalkınma Programı Türkiye Temsilcisi Louisa Vinton, "Yapılan hesaplamalarla, hükümetin sunduğu ve uluslararası ortakların desteklediği zarar tutarının 100 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor" dedi.
Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF) farklı segmentleri sırasıyla 1114, 1513, 1789, 1866, 1872, 1874, 1875, 1893, 1905 ve 1971 yıllarında yüzey faylanması oluşturmuş büyük depremler üretmişlerdir Doğu Anadolu Fay (DAF) Sistemi üzerinde, genç alüvyon çökeller üzerinde Bingöl, Elazığ, Malatya, Kahramanmaraş ve Antakya gibi büyük kentler ile ilçeler bulunması ve fay üzerinde ya da yakınında büyük barajların yer alması Doğu Anadolu Fay Sistemindeki farklı segmentlerin yakın gelecekteki deprem potansiyellerinin bilinmesi, deprem zararlarının azaltılması açısından hayati önem taşımaktadır
Günümüze kadar küçük büyüklükte ki depremler bölgemizde gözükmektedir. Çünkü bölgemiz ikinci derece deprem kuşağında bulunmaktadır. Değerli okurlar deprem bilgimizi artırarak, depremle yaşamasını öğrenmeliyiz. İşte bu yüzden depremlerden değil, bilgisizlikten korkmalıyız… Çünkü doğa hiçbir depremi bizlere habersiz göndermez. Deprem öncesi doğanın belirtiler hakkında bilgimiz olursa, doğa ile haberleşmiş oluruz. Bu da doğa ile konuşmak demektir. Ve bu sayede insanoğlunun depremlerden en az zararla çıkma şansı olur. Nasıl ki trafik işaretleri sayesinde yollarla konuşmuş oluyoruz ve ona göre trafik akışını sağlıyoruz. Doğada buna benzer, doğa bilgimiz artıkça, korkularımız ve kuşkularımız azalır, kendimizi daha güçlü ve inançlı hissederiz.