Türkçe bir kelime olan savaş: “Kavga, vuruşma; birbirini öldürme, harp, bir şeyi ortadan kaldırmak, tesirsiz hale getirmek için yapılan çalışma, alınan tedbir. İki veya daha çok devletin birbirleriyle siyasi alakaları keserek silahlı kuvvetlerle çarpışmaları.” anlamlarında kullanılır.
    Yeryüzünde insanların ve hayvanların çoğalmasıyla birlikte Yüce Yaratıcı tarafından savaş startı da verilmiş olmalıdır. İşte o günden bugüne kadar savaş bütün şiddetiyle devam etmektedir. Savaş ırklar arasında, milletler arasında, dinler arasında hatta ve hatta kardeşler arasında öteden beri var olagelmiş, kıyamete kadar da devam edecektir. Hayvanın hayvanı yemesi alenen devam etmesine rağmen, insanın insanı yemesi ise şekil değiştirerek devam etmektedir. Yaratıcı insana hayvanlardan farklı olarak düşünce melekesi vermiş olmasına rağmen insanoğlu bu melekesini fazla kullanamadan çoğunlukla hayvan adaletini tercih etmiştir. Hayvan adaletinde hak kuvvetindir prensibi geçerlidir. Yani kuvvetli olan haklıdır.
    Türkler Orta Asya’dan bütün dünyaya dağılmadan önce krallar ve şövalyeler kendi halkını alabildiğine sömürerek inim inim inletmeğe başlamışlar, kanlarının son damlasına kadar sömürmüşlerdir. İslam esaslarına yakın bir hayat tarzı süren Türkler, İslamiyetle tanıştıktan sonra İslâmın kılıcı olmuşlardır. İslam adaletini üç kıtada yaşatmaya başlamışlardır. Ezilen ve sömürülen halklar Osmanlı’yı kendi ülkelerine davet ederek adaletin tecelli etmesini 600 yıl  üç kıtada sağlamışlardır. Osmanlı İmparatorluğu uygulamış olduğu adalet sistemi ile bünyesinde dilleri, dinleri, ırkları ve kültürleri farklı nice halkları birlik ve beraberlik içinde  kardeşçe 600 yıl yaşatmasını bilmiştir. Ama bugün ABD Osmanlı’nın bu başarısını yakalayamamıştır. Bu gidişle yakalayacağı da yoktur. “Medeniyetler savaşı, dinler savaşı,” adı ne olursa olsun savaşların bu dünyaya hiçbir faydası yoktur. Osmanlı’daki hoşgörü ve azınlıklara verilen hürriyetler bütün dünya devletleri ve milletleri tarafından örnek alınmalıdır.
    Yakın tarihimizde yaşanan  birinci ve ikinci dünya savaşları sonunda  dünya harabe haline gelmiş, neticede yeni kurulan devletlerle devlet sayısı 200’ü geçmiştir. Yalnız Osmanlı İmparatorluğunun toprakları üzerinde kırktan fazla devlet kurulmuştur. Dünya üzerinde bir üçüncü dünya savaşının çıkması demek İnsanoğlunun başlangıç noktasına dönmesi demektir. Savaşın çıkmaması için kalplerde nefretin yerine sevginin, kötülüğün yerine iyiliğin, intikamın yerine hoşgörünün yer etmesi gerekir.
    Satırlarımıza Atatürk’ün şu güzel özdeyişiyle son verelim.
    “Hayatı millet tehlikeye maruz kalmadıkça, harp bir cinayettir.”

-----------------------------------------ŞİİR KÖŞESİ-------------------------------------

TÜM SAVAŞLAR BİTMELİ

Dünya insanlığında barışa olsun meyil
İnsanlar birbirine hep iyilik etmeli
Asya’da, Afrika’da, Ortadoğu’da değil
Dünya gezegeninde tüm savaşlar bitmeli. 

Milletler ve devletler anlaşıp barışmalı
Uluslar birbiriyle ilimde yarışmalı
Kan ve barut kokusu tarihe karışmalı
Dünya gezegeninde tüm savaşlar bitmeli.

Kötülük yapılır mı nefes alan insana
Yaradan yaratmıştır kıyılır mı hiç cana
Doymadı mı insanlar çağlar boyunca kana
Dünya gezegeninde tüm savaşlar bitmeli. 

Irklar ve milletlerin kaynaşmaları için
Çoluk ve çocukların oynaşmaları için
Barış ve kardeşliğe yanaşmaları için
Dünya gezegeninde tüm savaşlar bitmeli. 

Kardeşlik ve barışın baki kalması için
Dünya insanlarının çağdaş olması için
Gönüllere sevginin sonsuz dolması için
Dünya gezegeninde tüm savaşlar bitmeli 

Gençlerin her konuda tahsil yapması için
Özgür iradesiyle Rabbe tapması için
Öğrencinin âlimden ilim kapması için
Dünya gezegeninde tüm savaşlar bitmeli. 

İnsanoğlu suyunu temiz içmesi için
Aklını kullanarak vekil seçmesi için
Merhamet ve sevginin öne geçmesi için
Dünya gezegeninde tüm savaşlar bitmeli. 

Petrol enerjisini birlikte yakmak için
Tarihi değerlere her zaman bakmak için
Gelecek nesillere miras bırakmak için
Dünya gezegeninde tüm savaşlar bitmeli. 

Kazancını paylaşmak dinin emriymiş meğer  
Yaratılanı sevmek inan her şeye değer
Analar ağlamasın demek istersen eğer
Dünya gezegeninde tüm savaşlar bitmeli.

Ailecek murada erebilmemiz için
İhtiyaç fazlasını verebilmemiz için
Yükselen değerleri görebilmemiz için
Dünya gezegeninde tüm savaşlar bitmeli. 
    
              Şükrü ÖKSÜZ        

--------------------------------------------------------

ÖLEMEDİM BE GARDAŞ  

Sen yuvana dön istedim
Dönemedin be gardaşım
Senin için candan geçip
Yerine ben ölem dedim
Ölemedim be gardaşım.
  
Ateşim yükselse tende
Güreşte de olsam künde
Hemi bugün, hem de dünde
Yerine ben ölem dedim
Ölemedim be gardaşım.

Mevlâ’m seni bizden fazla        
Seviyormuş zevkle hazla
Nisan ayı bahar yazla
Yerine ben ölem dedim
Ölemedim be gardaşım.

Gözlerimden akan sele
Hoyrat esen o sam yele
Ne geldiyse dedim dile
Yerine ben ölem dedim
Ölemedim be gardaşım.

Yozgatlı Şaban’ın derdi
Birin aldı birin verdi
Ben öleydim en varıdı?
Yerine ben ölem dedim
Ölemedim be gardaşım.

Şaban KAHRAMAN – YOZGAT

-----------------------------------------------------

BARIŞ PINARI  

Yürektir aşkın çerağı,
Yandırmanın günü bugün.
Kızıl Elma'ya bayrağı
Kondurmanın günü bugün.

İmânımız sîneye hâr,
Türk Ordusu yakıcı nâr,
Hayâsızca bir akın var,
Dindirmenin günü bugün.

Yürüsün önde hilâlim,
Ettiğini bulsun zalim,
Misafirleri sağ salim
Döndürmenin günü bugün.

Seyret şimdi olacağı,
Geri geldi gazâ çağı,
Yücelerden kopan çığı
Andırmanın günü bugün.

Teröristler çıldırdılar,
Milletime saldırdılar,
Kıçlarını kaldırdılar,
İndirmenin günü bugün.

Acıdım bunca uşağa,
Hedef olacak fişeğe,
Etek giydirip, eşeğe
Bindirmenin günü bugün.            

Yola çıkıp duâlarla;
Allah Allah... Nidâlarla;
Obüslerle, sihalarla
İndirmenin günü bugün.

Yedi düvel karşımızda,
Gözü ekmek aşımızda,
Başkan Tayyip başımızda,
Sindirmenin günü bugün.

Müstevlîler alçaktılar,
Mülk-ü İslâma aktılar,
Fitne ateşi yaktılar,
Söndürmenin günü bugün.

BARIŞ PINARI'dır gelen,
Azimdir mermeri delen,
Sanki Samsun'a yönelen
Bandırma'nın günü bugün.
            
Levent TOPLUDAL - NAZİLLİ

------------------------------------------------

ÖMRÜMÜN  SON DEMİ 

Daha kaç bahar var bilinmez
Kaç kış,  kaç yaz bilinmez
Kışlar yaz, yazlar kış olur mu
Ayaz gecelerde gözlerde yaş
Yılların acısı,  hüznü son bulur mu
Yoksa yeni sevdalara mı bilinmez.

Çıplak ayaklar elde şemsiye
Yürürüm saatlerdir akşamlarda
Siyahi saçlarım rüzgara savrulur    
Ben gibi bende deli rüzgarlarda 
Dikenler batar ayaklarıma 
Kan kırmızısı sıcak topraklarda.

Gelip geçenleri izlerim uzaktan
Gözlerdeki gizleri bilmeceyi
Ne düşünür,  hissederler bilinmez
Ya şu minik,  cici,  maviş gözler
Al al olmuş gölgelerde yanaklar
Kahır yüklü duvara yaslanışlar.

Yaklaştım tuttum yumuk elleri
Kirpiklerin gölgesinde maviş gözleri 
Keder hüzün esir almış minik yüreği
Korkarak, birazda ürkek kaçırdı gözleri
Koşarak uzaklaştı birazda kederli
Yoksulluk esir almıştı küçük meleği.

Melek (MERAL) GÜLER - AYDIN