Cömert kelimesinin lügat anlamı : “ Elindeki parayı ve malı esirgemeyip gerektikçe vermekten çekinmeyen, eli açık.” olarak geçer. Bu kelimenin bazı dilcilerimize göre Farsça Cüvan Merd’den bozularak dilimize geçtiği ileri sürülür. Mecaz anlamı ise : “Verimli, bol mahsul veren.” olarak bilinir.
    Yaratan hayvanları ve insanları yaratırken rızıklarını da beraberinde yaratmıştır. İnsan çalışır, çabalar, tarlaya tohum eker; karşılığını fazlasıyla alır. Çünkü toprak ana çok cömerttir. Toprağın cömertliği; toprağın kabartılması, sürülmesi, kazılması, sulanması veya yağmurun yağmasıyla orantılıdır. Eğer bunlardan biri veya bir kaçı noksan olursa toprağın cömertliğinde azalma görülür.
    İnsan bu dünyada misafirdir ve emanetçidir. Aslında her şeyin sahibi Alemlerin Yüce Rabbidir. İnsan ne kadar zengin olursa olsun, öbür dünyaya götüreceği maddi bir şeyi yoktur. Öldükten sonra her şey bu dünyada kalacaktır. “ Kefenin cebi yok”diye boşuna söylememişler. Biz Türk Milleti hem İslamiyet’ten önce hem de İslâmiyet’i kabul ettikten sonra tarihin kaydettiği en cömert milletizdir. Misafirperverliğimiz dillere destandır. Eskiden develerle ve atlarla yapılan seyahatlerde kervansaraylara gelen misafirler üç gün parasız kalırlar, üç günden fazla kalacak olurlarsa ancak o zaman ücret öderlerdi. Hemen hemen köylerin tamamında köy odaları vardı. Bu odalara gelen misafirler oda sahipleri ve köy halkı tarafından yedirilir, içirilir ve ısınmaları sağlanırdı. Bugün bu odaların çoğu mazide kalmış durumdadır.
    İnsan Allah rızası için başkalarına iyilik etmeli, cimrilik etmemeli, mümkün olduğunca cömert olmalıdır. Yalnız cömertliği    hiçbir zaman servetini aşmamalıdır. Atalarımız : “ Ne verirsen elinle, o gelir seninle.” demişlerdir. Peygamber Efendimizin şu hadisleri cömertliğin ne kadar elzem olduğunun delilleridir. “ Cömertlik güzeldir, fakat zenginlerde olursa daha da güzeldir.”, “Veren el alan elden hayırlıdır.”, “ Cömert olunuz ki Allah da size cömert olsun.”, “ Cömertliğin afeti başa kakmadır.”,                        
    İnsan yaptığı iyiliğin karşılığında hiçbir menfaat beklememelidir. Çünkü cömertlik saadetin anahtarıdır. Oscar Wilde göre : “ Cömertlik dostluğun özüdür.” Hawtorne ise : “ Cömertlik adaletin çiçeğidir.” demiştir. Zenginler servetlerinin  karşılığında zekat ve fitrelerini verseler, uzak ve yakın çevrelerine karşı cömert olsalar sosyal adalet sağlanır. İnsanlar mutlu olur, toplum da huzura kavuşurdu. 
Satırlarımızı İngersoll’un şu güzel sözüyle sonlandıralım.
    “ Kral olup, paramı, dilenci gibi harcamaktansa, dilenci olup, son paramı, kral gibi harcamayı tercih ederim.”

---ŞİİR KÖŞESİ---

YAKASIZ GÖMLEK  

Sırtımı yaslasam bulunmaz duvar
Dönüp de baktım ki boş kalmış arkam
Daha çekilecek çileler mi var?
Ne şöhret isterim nede bir makam
Giydirin gömleği olmasın yakam. 

Neyleyim istemem yeşili, alı
Kırdılar basıp da bindiğim dalı                            
Acıyla inleten şu garip kulu
Kahrolsun isterim kül edip yakan
Giydirin gömleği olmasın yakam.

Geliyor mu diye bakmam ki yola
Minnet eylemem ki o zalim kula
İster kefen sarın isterse çula
Kalmasın üstümde çıkarın hırkam
Giydirin gömleği olmasın yakam.

Şaban Kahraman da hep kafa yordu
Gülmedi hiç yüzü ağlayıp durdu
Dostum diyenler de sırtımdan vurdu
Olmadı severek hiç sahip çıkan
Giydirin gömleği olmasın yakam.
Şaban KAHRAMAN – YOZGAT

----------------------------------------

GÖRDÜM 
Gözyaşlarının akışlarında gördüm 
Güz yağmurlarının dağa yağışını 
Hazan bulutları çökerken gönlüme 
Beni terk edip gidişini gördüm.

Sevda türküleri söylerken yüreğime 
Yüreğimin ateşte yanışını gördüm 
Gönlümün baharı hazana döndü                     
Viran bağlarımda baykuşu gördüm.

Ardına bakmadan söz söylemeden 
Kalbimi derinden kırışını gördüm 
Söğüt dalının suya düşüşü gibi 
Sevdamızın gidişini gördüm.

Başıma erimez karlar yağdırıp 
Yüreğime sevgi bağı bağlatıp 
Aşk ateşiyle yanıp ağlatıp 
Yüreğimin dağlanışını gördüm.

Bulutların ovalara sessizce inişini 
Gönlüme yıldırımlar gibi düşüşünü 
İlmek ilmek benliğimden gidişini 
Yanaklarımdaki yaşta onu gördüm. 

Hüseyin  ZEYBEK - DİDİM 

---------------------------------------------

                SENDEN

Yüreğim yanıyor bak için için
Yangından dolayı kaçma sen benden
Senelerdir seni sevdiğim için
Nasıl vazgeçerim bilmem ki senden.

Benimle bir hayat düşlediğinden
Sen beni kendine eşlediğinden
Ruhumun içine işlediğinden
Nasıl vazgeçerim bilmem ki senden. 

Yaşadığın hayat süreç deseler
Sende vakit şimdi çok geç deseler                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                 Bu güzelden artık vazgeç deseler
Nasıl vazgeçerim bilmem ki senden.

Sen bana “Nasılsın” diye sordukça
Ben senin üstüne hayal kurdukça
Kalbimdeki sevgin bende durdukça
Nasıl vazgeçerim bilmem ki senden.

Gün yirmi dört saat seni andıkça
Yalan sözlerine bile kandıkça
Ben senin aşkınla böyle yandıkça
Nasıl vazgeçerim bilmem ki senden.

    Albeni AKÇAY - NAZİLLİ

-----------------------------------------------

SEVDA OKU

Ucuz sev­da­la­ra tokum ben
Gül, me­nek­şe, süm­bül yokum ben
Öyle bir aşkla gel ki bana
Yay­dan fır­la­mış okum ben.

Ha­mi­ye DİMOĞLU ÇINAR – İZMİR
---------------------------------------

GÜL’ÜM BEN

Gül’üm ben
Bir göz al dal­la­rı­na aşıla beni.
Sev­da­yım
Öm­rüm­ce yü­re­ğin­de tut beni.
Ço­cu­ğum
Sü­tün­le büyüt beni.
Aşı­ğım
Göğ­sün­de uyut beni.

Abi­din GÜ­NEYLİ – MERSİN

---------------------------------------
UÇUP GİDİYOR YIL­LAR

Unu­tul­mu­yor hiç­bir şey unu­ta­mı­yor insan
Yal­nız­lı­ğın baş­lar­ken dön­mü­yor veda eden
Umut­la­rın üs­tün­de nice ka­ra­bu­lut­lar
Uçup gi­di­yor yıl­lar bir şey gel­mi­yor elden.

Kuru yap­rak mi­sa­li sav­ru­lur­ken düş­le­rin
Bir sızı ki için­de, vu­ru­yor en de­rin­den
Te­la­fi­si im­kan­sız piş­man­lık­lar, keş­ke­ler
Uçup gi­di­yor yıl­lar bir şey gel­mi­yor elden.

Ne söy­le­sem, ne desem an­la­maz gönül
Zi­yan­da bak ne­fes­ler, bir bir düşer ömür­den
Ka­pın­day­sa ka­ra­kış, gün gir­mez pen­ce­re­den
Uçup gider yıl­lar, bir şey gel­mez ki elden.

Yü­re­ği­ne do­ku­nur hayal, meyal sa­rar­mış ha­tı­ra­lar
Din­me­yen göz­yaş­la­rı dö­kü­lür hep göz­ler­den
Gur­bet kokar has­ret­ler, vus­la­ta ere­me­den
Uçup gider yıl­lar, bir şey gel­mez ki elden.

Tülay SA­RAY­KÖY­LÜ – SÖKE

------------------------------------------------

 ŞAİRİN ŞİİRİ  
  

Ben yanarken yazarım yürek burkan şiirler
Peşin sıra dizilir ağıt yakan heceler
Elindeki kalemi bazen kırar şairler
Sabaha erişmez bildik o kısa geceler. 
 
Bazen güneş olur yüreklere ışık saçar
Bazen çilingir olur paslı kilitler açar
Bazen ay tutulur bir başına kalır naçar
Dertlerini paylaşmaz onda kalır gerçekler. 
 
Bazen her şeyden uzak oturur bir kenara
Bazen yaprağı olur benzer ulu çınara                    
Bazen kara çalar tek yadigârı pınara
İçtiği her yudumda zehir kusar yürekler. 
 
Bazen yazar inanmaz çıkmazlara bulaşır 
Bazen uçsuz bucaksız ıssız yolda dolaşır
Bazen ağlar duyulmaz sesi arşa ulaşır 
Duyar çığlığını gök kubbesinde melekler.
 
Bazen dostun gülleriyle yarası eğleşmez
Bazen düşmanı dost bilir dostlara değişmez
Bazen bülbül olur güllerin sırrına ermez
Bahçıvanlar yas tutar boyun bükmüş çiçekler.
 
Bazen Güner’de dertlerine tabipler arar
Bazen isyan eder olmadık sebepler arar
Bazen inanmaz Lokman-ı Hekimler arar
Zakkumu bal eyleyip dermanın diyecekler.
        Güner TEKİN - KARS